1.BÖLÜM
Bana bunu sorduğuna bile inanamıyorum.Yaşlı,eskimiş fötr şapkalı adam,yorgun ve bir o kadarda üzgün gözlerinle bana bakıyordu.
“Şimdi bana söyleyecek misin?Kimdi o?”
“Bakın bayım,neden bahsettiğinizden en ufak bir bilgim dahi yok.Beni eski suçlarımdan dolayı tutuklayabilirsiniz.Hatta beni hemen,şimdi burada öldürebilirsiniz ama benden hiçbir şey öğrenemezsiniz.”
“Sadece isim istedim.Sadece tek bir isim.”
“Kimi soracaksınız?”
“Stan CROUSTER.”
İhtiyar adam titreyen elini dudağına götürdü.”Sus! Yerin kulağı var.O adamın adını burada anma.”
“Neden ihtiyar?Neden tüylerin diken diken oldu.”
“O adamı tanımak bile ürkütücü.Bizim gibi kanun kaçakların tek korkulu kâbusudur.”
“O kadar kötü diyorsun.”
“Evet,o kadar kötü.Benim hırsızlık yapmamı bitiren tek insandı.”
“O zaman çok iyi bir şey yapmış.”
“Buradan gitmeniz gerekiyor.Hem de hemen!”
“İhtiyar sana bir haber getirdik.Crouster yaşıyor!”
“Ne?O ölmüştü.Seneler evvelsi onu kendi bir meslektaşı vurmuştu.”
“Yanlış hatırlıyorsun.Adamın yaşadığına dair ipuçları topladık.”
Adam penceresine baktı.”O zaman her şey tekrar değişecek,kötülüğün yerini iyilik alacak ve genç dostum korkması gerekenler artık masum insanlar olmayacak.Bir gölge gibi hissedilecek.”
Genç polis adamın ensesine dokundu.”Buraya uğrayacaktır.Bize mutlaka haber ver.”
Polisler dışarı çıktığında yaşlı adam eline bir su bardağı aldı.Sonra dışarıda olan bitenleri izliyordu.”Çok zaman oldu.Geri dönüp işlerini tamamlaması her şeyi bitirecek.Benim gibi ihtiyarlarda yatağında sessiz bir şekilde ölecek!”
Yaşlı adam perdeyi çekip camı kapattı.Yatağına gidip saatini dokuz çeyreğe ayarladı.Her zaman yaptığı gibi ayakkabılarını yatağının altına koydu.Uzandı,uyumaya başladı.
***
Saate dikkatlice bakan adam biraz sonra olacakları aklına bile getirmek istemiyordu.Her zaman olduğu gibi dokuzu çeyrek geçe kalktı.Hiç şaşmazdı,bir dakika bile geç kalksa onun için ölümü sayılabilirdi.
Yemeğini beş dakika gibi hızlı bir sürede hazırlar ve saatin dokuz on yediye gelmesini beklerdi.Kapı tam iki defa sert bir şekilde vuruldu.
Stan Crouster,siyah ceketi kan içine batmış beyaz gömleğiyle yaşlı adama öfkeyle bakıyordu.
“Hayrola ihtiyar!Başka birisini mi bekliyordun?”
“Hayır efendim.”
Adamın o hali,emir alan bir askerden hiç farksız değildi.Crouster adama bakarken bir yandan da saate bakıyordu.Saat dokuz on sekizdi.Yaşlı adam:
-Efendim,sizi birkaç polis sordu.Bana sizin yaşadığınızı söylediler.Hâlâ düşmanlarınızın peşindeymişsiniz.
-Onlara inandın mı?
-Tabi ki hayır ama içimden yaşadığına ilişkin bir şüphe geçti.
Saat dokuz on dokuza geliyordu.Adam son sözlerini söyleyip adeta yok oldu.”Şüpheyle yaşanmaz.Mezarıma bugün bir çiçek bırak!”
“Peki efendim,bir çay daha almaz mıydınız?”
Adam gittikten sonra ihtiyar içini çekti.”Bir günde böyle geçti.”
Aslında her sabahı böyle geçiyordu.Tek onun değil tabi oturduğu yerde ne kadar ihtiyar hırsız,katil,uyuşturucu satan varsa onlarda her gün böyle halüsinasyonlar görüyorlardı.Hiç şaşmıyordu.Saat dokuz on dokuzda gidiyordu.Bu onun seneler öncesi savunduğu bir teoriyi de akla getiriyordu.
Crouster,işe dokuzuncu ayın on dokuzuncu günü başlamıştı.Dokuz milimlik bir silah kullanıyordu.Çok iyi bir hafızası olduğu doğruydu.Sabah dokuzu on dokuz geçe Jessica ile tanışmıştı.Daha sonra onunla evlenmişti.
Mezarının başında onu orada sadece ben beklemiyordum.O gün halüsinasyon gören yaşlılarda oradaydı.Tam olarak dokuz yüz on dokuz kişi ve hepsinin gözleri tek bir mezar taşına bakıyordu.Tarih diyordu,dokuzuncu ayın on dokuzuncu günü,bu Crouster’ın ölüm tarihiydi.
Polisler, kendilerine ona ait hikayeler anlatmamı istemelerine hiçte şaşırmadım.Yorgun gözlerim,ihtiyarlığımı belli eden yüzümdeki çizgiler bana çok olgun bir ifade veriyordu.Birde soğuk ama etkili konuşmam polisleri de çok etkiliyordu.
Stan Crouster’ı en son ben görmüştüm.Kimliği gibi yüzünü de tüm azılı eşkıyalardan saklıyordu.
Bir bardak su içtim.Genç bir bayan polis bana nazikçe davranıyordu.Benim dikkat etmemi,Crouster’ın geri döndüğünü dile getiriyordu.
“Bize onun hakkında daha fazla bilgi verin!”
İhtiyar adam:
“Polis olan sizsiniz,ben ise gariban bir adamım.Sizin benden daha iyi bilmeniz gerekiyor.”
“Ölmeden önce kendi kayıtlarını yok etmiş.”
“Size çok başarılı olduğunu söyledim.”
“Sam Dawken,seni iyi tanıyoruz.Bize yardım edin ki sana yardım edeyim.”
“Nereden başlamam gerekiyor?”
“O nerede?”
“Madem beni Crouster’ın dostu olmakla suçluyorsunuz.Sizce Crouster olsanız,ne yaparsınız?”
Dedektif Jean ve O’Brien bir birlerine bakıyorlardı.