4.Bölüm “ Kâbus’tan kurtulmak istiyorsan girdiğin yoldan çıkmalısın!”
Hallen Worried sokağının başında dikilip duruyorum.Elimde bir silah var.Dokuz milimlik bir silah ve kurşunları şarjöründen teker teker çıkarıyorum.Daha sonra onları yere atıyorum.Karşımda aniden bir adam bitiveriyor.Silahı kafama dayalı bir vaziyette görüyorum.Uyanmaya çalışıyorum ama başaramıyorum.Tekrar deniyorum.Hallen’de çok büyük bir yangın çıkmakta ve ben koşmaya başlıyorum.Her boşluğa giriyorum.Çıkmaz sokak deniyor ve ben dayanamayıp elime tekrar silahı alıyorum.”Beynimi paramparça edebilirim.Size yemin ederim.”Sözler diyaloglar beni rahatsız ediyor.Çok sevdiğim bir arkadaşımın sevdiği parçayı duyuyorum.Evet,bende bu şarkıyı severim.Pink Floyd’u sanırım.Bana dikkatli ol diyor.Arabasını durduruyor ve bana doğru geliyor.
Başımı kaldırdığımda şarkı çalmaya devam ediyordu.Wood bana bakıyordu.
“Ne gündü ama?”
“Gün?”
“Yorulduğunu bile hatırlayamayacak kadar yorgunsun.”
“Nereye gidiyoruz?”
“Evine..”
“Bescout’e gitmiyor muyduk?”
“Gittik,raporumuzu verdik ve geri dönüyoruz.”
“Hiç bir şey hatırlayamıyorum.Kâbus görüyordum.”
“Bence arada bir uyumayı denemelisin.”
“İşler bu kadar karmaşıkken mi?”
“Ne var adamlar ölüyor biz gidip kötü adamları yakalıyoruz.”
“Kâbus dedi.Girdiği sokağa dikkatlice baktı.Evet gördüğü yerdi.Yanındaki arkadaşı Wood’tu.Bira almaz mısın diye sordu.Sonra bir kadın gülümsemesi duydu.
Kendini hiç bu kadar rahat hissetmiyordu.Saate baktı.Dokuzu on dokuz geçiyordu.Dikkatle baktı yanılmıyordu.Halbert’ta nereye kaybolmuştu.Sersem herif,ne zaman başıma iş alsam ortalıklarda görünmüyordu.
Crouster,yavaşça kaldığı yerden çıkmaya çalışıyordu.Kadının çıplak bacaklarını kaldırdı.Üzerindeki gömleğin düğmelerini hızlıca ilikledi.Yataktaki kadın baygın bir şekilde yatıyordu.Crouster,nabzını kontrol etti.Sonra odadan ayrıldı.
Otelin lobisinde Ben ile Tattiana’yı gördü.Burada ne işleri var?Crouster,göz kapaklarını tekrar araladığında kendini evinde bulmuştu.Yarı sızmış bir hâlde..
Odası çok soğuktu.Titriyordu.”Tanrım şimdi değil diyordu.”
Halbert Wood,o akşam arkadaşını iş çıkışı içmeye götürmüş,sonrasında evine bırakmıştı.Bescout’in onlara söylediklerini hatırlamayacak kadar kötü içmişlerdi.
Karabasanlar diye sayıklıyordu.Yüzleri görünmeyen siyahımsı vücutlar Crouster’ı kendi içinde bulunduğu durumdan daha kötüye gitmesine yardım ediyorlardı.
“Tanrım kafayı yemek üzereyim.” Crouster ayağa kalktı.Sarı saçlı bir kadın elini ona uzatıyordu.Benimle gel der gibi hali vardı.Güzel kadının gösterdiği kapıyı açtım.Güneş hiç bu kadar aydınlık yüzüme vurmamıştı.Her yer sarımsıydı.Kadın ortalıklardan kayboldu.
“Stan Crouster : Beni duydu dedi.Tanrım bana bu çıkmaz yolda yardım ettiğin için sana sonsuz teşekkür ederim.”